Dünyadaki en mutlu yer derler Disneyland için. Hemen her
annenin de çocuğunu götürmek hayali vardır sanırım. Ne var ki, dünyanın en
pahalı yerlerinden de biri olsa gerek. Pahalı olması bir yana, Disney’in,
çocukları tüketim çılgınlığına sokmakta başarısı su götürmez. Değil çocuklar,
en aklı başında, en hesabını bilen yetişkinlerin bile saçma sapan şeylere dünya
kadar parayı yüzünde koca bir gülümsemeyle verebildiği bir yer olarak da
anabiliriz kendisini.
Tabii, Amerika seyahati yapan ve Amerika seyahatinden
haliyle pek çok tema parkı, eğlence merkezi ve müzeye gidecek olan ailelerin bu
işe ne kadar para gideceği konusunda aşağı yukarı bir fikri oluyor. Her yerin
bilet fiyatları web sitelerinde yazıyor. Böyle yerlerde yeme içmenin de
dışarıdan fazla tutacağını hepimiz zaten biliyoruz. Ama internetten ne kadar
araştırma yapsanız, web sitesini ne kadar inceleseniz, planlar programlar ne
kadar sağlam olsa da gittiğinizde karşılaştığınız ve beklemediğiniz durumlar
oluyor. Ya da ancak gidenlerin bildiği bazı püf noktaları, özellikler
olabiliyor. Ben de iki çocuğumla yaptığım Disneyland gezisinden yola çıkarak,
dünyanın en mutlu yerine gitmeden nelerle karşılaşacağınızı anlatmak istiyorum.
Öncelikler Disneyland ve Disney World olmak üzere iki yer
var. İlki California’da, ikincisi Florida’da. Bu yazı, Los Angeles yakınındaki
Anaheim kentine bulunan Disneyland’le ilgili ama tüm Disney’ler için işe
yarayabilecek ipuçları da içerebilir.
Anaheim, Los Angeles havaalanından 60 km kadar uzakta.
Disneyland’in çok büyük bir yer olduğunu ve çok yorulacağınızı düşünürsek, hem
sabah erken girerek tüm günü değerlendirmek hem de gece çıktığınızda bir an
önce dinlenebilmek adına Los Angeles değil Anaheim’da bir otelde kalmanızı
öneririm. Disneyland’in içinde üç otel var fakat Disneyland’in kapısının
karşısındaki yol da yürüme mesafesinde pek çok otel barındırıyor. Önemli bir
konu otopark. Otopark tabelalarını takip
ettiğinizde veya GPS yönlendirmesiyle vardığınızda arabanızı park edip, bebek
arabanızı indirip içine her tür ihtiyacınızı yükledikten sonra
karşılaşacağınızı ilk sürpriz, otoparkın aslında Disneyland’in önünde olmadığı.
Bu noktada shuttle servisinin sırasına girecek, bebek arabanızı tekrar
boşaltacak, katlayacak ve otobüse öyle bineceksiniz. Tabii gece çıktığınızda da
aynı durum tekrarlanacak. Eğer Anaheim’da bir otelde kalıyorsanız, yürüme
mesafesinde olup olmadığını ve otelin otopark hizmetini sorun. Otelde arabanızı
bırakıp yürüyerek gitmek çok daha hızlı olacaktır. Otoparka park etmeniz
gerekiyorsa da hazırlığınızı otobüse binmek üzere yaparak arabadan ayrılın.
Anaheim’da aynı ana giriş kapısından girdikten sonra
Disneyland ve Disney California Adventure Park olmak üzere iki tema parkı var.
İkisi için ayrı giriş ücreti alınan, iki farklı yer. İkisi de oldukça büyük.
Bilet alırken seçenekleriniz, tek bir parka giriş, aynı gün iki park arasında
geçiş yapabilmeniz için Park Hopper bileti ve günde bir parka girmenize izin
veren çok günlük biletler. Bir günde, değil iki parkı, bir parkı bile
bitirmenize imkan olmadığını baştan söyleyeyim. O yüzden iki günlük bilet veya
bir gün gidecekseniz tek parka bilet almanızı öneririm.
Tek bir parka gidecekseniz, tabii ki Disneyland’e
gitmelisiniz. İki parkın genel olarak gözünüzde canlanması için kısaca tarif
etmem gerekirse, Adventure Park, roller coasterları, dev dönme dolabıyla daha
çok büyüklere yönelik eğlenceler barındırıyor. Ama çocukların çok sevdiği çizgi
filmlerin geçtiği mekanları gerçek boyutlu olarak gezme olanağı sağlıyor ve bu filmlerle
ilgili binebilecekleri şeyler var. Bunlardan en ilgi çekici olanı Cars Land.
Cars filminin geçtiği Radyatör Kasabasını gerçek bir yer olarak gezme olanağı
sağlıyor. O kasabaya adım atmış gibi oluyorsunuz. Flo’nun cafesinde yemek
yiyor, Serge’ın dükkanından alışveriş yapıyor, Koni oteli önünde Mater ve
Şimşek McQueen’le fotoğraf çektirebiliyorsunuz. Bu parkın, çocuklar açısından
en önemli atraksiyonu burası. Tabii bunun dışında çizgi filmlere ait benzer
alanlar da var. ayrıca çok güzel sahne gösterileri izleyebiliyorsunuz. Disneyland
ise bizim Disneyland dediğimizde aklımıza gelen esas yer. Dev gibi bir yer. İki
parkta da gece kapanıştan önce özel ışık gösterileri var.
Girişte, haritalar ve o günkü etkinlik ve gösterilerin saat
ve yerlerinin bulunduğu broşürler var. bunlardan hemen alıyoruz. Bu sırada,
herkes içeriyi gezmek için ne kadar heyecanlı olsa da tüm günün daha verimli
geçmesi için yapacağınız ilk şey, hemen girişte yer alan cafelerden birine
oturup bir kahve içerek haritayı iyice incelemek, katılmak istediğiniz
gösterilerin saatlerine bakmak ve birbiriyle çakışmayacak şekilde gösterileri
saatlerini telefonunuza alarm olarak ayarlamak, hangi güzergahta gezeceğinizi
ve nelere bineceğinizi belirlemek. Her alanda aynı yemek yerleri olmadığını da belirteyim.
Her alanda, kendi temasına uygun yemek alanları bulunuyor. Örneğin bir yerde
hamburger tarzı şeyler satan bir yer gördünüz, bir sonraki gittiğimiz yerde
yeriz dediniz. Bir gidiyorsunuz ki orada sadece Uzak Doğu mutfağı veya sadece
Meksika mutfağı vs var. O yüzden bu planlama sırasında neler yemek istediğinize
de şöyle bir bakmanızı ve hangi alanlardaki restoranları kullanacağınızı
belirlemeniz ileri-geri aynı yerleri tekrar tekrar yürümekten sizi
kurtarabilir.
Disneyland’in içindeki her şeye bir günde binmeniz, hele de
çocukla mümkün değil. Baştan bunu kabul etmek gerek. Çok büyük bir alan, her
yerde uzun veya kısa sıralar beklenecek ve sadece bu sıralarda beklerken bile
çocukların sabrı taşma veya yorulmaları kaçınılmaz. Dolayısıyla bekleme süreleri,
yemek molaları, çocukların dinlenme ihtiyaçları göz önüne alındığında ancak
belli sayıda yere girebilirsiniz. Çocuklarınızın yaş veya boyunun uygun
olmadığı yerleri ilk olarak listeden çıkarın. Sonra en sevdiği tema ve
kahramanlarla ilgili olan, mutlaka gidilecekler listesini belirleyin. Sonra da
araları doldurun. Bu arada, çok hızlı giden veya sert düşüşler olan, yüksek ses
olan ve karanlık alanlar olan eğlence yerlerinde çocuğunuz boy sınırına
takılmayabilir ama şüpheniz varsa sorun.
Fast Pass: Bir püf noktası Fast Pass. En uzun kuyrukların
beklendiği, en popüler eğlenceler için genelde kullanabildiğiniz bir ayrıcalık.
Hangi yerlerde Fast Pass kullanılabildiği haritada belirtiliyor. Buralara
gidip, Fast Pass makinesine biletinizi okutuyorsunuz. Size, üstünde saat yazan
bir bilet veriyor. Diyelim sabah 11’de gittiniz, 12’de de akşam 17’de olabilir
o saat. Yaklaşık bir saatlik bir aralık veriyor size. O saatlerde Fast Pass
biletinizle gittiğinizde normal sıradan ayrı bir kapıdan içeri alınıp en fazla
5 dakika bekleyerek binebiliyorsunuz. Bir Fast Pass bileti aldıktan sonra en
erken 2 saat sonra bir Fast Pass bileti daha alabiliyorsunuz. Bu arada her
yerin önünde, o andaki bekleme süresi yazıyor. Sıraya girerken göz önüne
alabilirsiniz.
Yeme-İçme: Daha önce belirttiğim gibi her alanda, oranın
temasına uygun restoran veya yemek alanları var. Nerede yiyeceğinizi önceden
seçmeniz iyi olabilir. Bizim çocukların alışık olduğu şeyleri maalesef
bulamayacaksınız. Olanlar içinden en makulünü seçmeye çalışıyoruz. Teoride, gün
içinde Disneyland’e girip çıkabilirsiniz. Elinize vurulan özel bir damgayla
geri girebiliyorsunuz. Ama giriş kapısı olduğunuz yerden oldukça uzakta
olacaktır ve sırf dışarı çıkıp gelmek için 1 saatiniz gider. Ayrıca dışarıda da
daha iyi bir yemek alternatifi yok. Yanınıza mutlaka çocuklarınızın sevdiğini
bildiğiniz atıştırmalıklardan alın. Bisküvi, kraker vs. Elma, muz gibi meyveler
yine önemli bir destek. Mutfaklı bir yerde kalıyorsanız sandviç tarzı şeyler
hazırlayabilirsiniz. İnanın içeride bulacağınız yemeklerden daha güzel
olacaktır. Hiç değilse, aradığınız gibi bir yemek bulmayı beklerken açlık
krizlerini engeller.
Gelelim içerideki yiyeceklere. Her yerde çocuk mönüsü
seçeneğiyle karşılaşacaksınız. Standart bir yemek 9-14 dolar arasındayken,
çocuk mönüsü 5-6 dolar civarında. Bazı restoranlarda yukarıdaki resim gibi daha makul porsiyonlar görebilirsiniz. Fakat genelde oldukça minik bir porsiyondan
bahsediyoruz. Bazı yerlerde desenli küçük plastik bir bardak eşlik edebiliyor
mönüye, onun dışında hiçbir albenisi olmayan, hatta sizin tabağınızı gördüğünde
çocuğunuzun kendi önündekine oldukça bozulacağı bir sunum bekliyor sizi.
Dolayısıyla iki yetişkin için yemek alıp çocuğunuzla birlikte yemek daha
mantıklı olabilir. Yok öyle doymaz derseniz, normal porsiyon almak daha iyi
olabilir. Çocuk mönülerinin tek çekici yanı, yanında minicik havuçlarla dolu
bir paket ve elma dilimler olması. Örneğin mac and cheese isterseniz ancak 1,5
yaşındaki oğlumu doyurabilecek minicik bir kapta makarna geleceğini
bilmelisiniz. Çocuk mönüsü hamburgeri de yine, sadece iki küçük ekmek arasına
konmuş ince bir köfte. Hiç abartmıyorum. Sizin koskoca ve içi dolu dolu
hamburgeriniz yanında onunla memnun olacak bir çocuk olamaz bence.
İçecek konusuna geçelim. Amerika’da her yerde, suyu ücretsiz
alabilirsiniz. Ama bardakta sudan bahsediyorum. Restoranlarda da hemen suyunuz
gelir önceden. Ama şişe su isterseniz 3-4 dolar vermeniz gerek. Akşama kadar
bir ailenin, hele ki sıcakta içeceği suyu düşünürseniz epey bir su harcaması.
Sabahtan yanınıza çok soğuk sular alırsanız, onlar içilemeyecek kadar sıcak
olana kadar günü kurtarabilirsiniz. Ayrıca yanınıza matara, termos gibi şeyler
alırsanız, restoranlarda onlara su doldurabilirsiniz. İçecek alırken, büyük,
üstü desenli plastik kaplar göreceksiniz. Bu kaplar 9 dolar civarı, içinde
içeceğiyle. Oldukça büyükler. Ve gün boyunca belli yerlerde, küçük bir para
karşılığı dilediğiniz soğuk içeceği doldurabiliyorsunuz. Refillable sipping
cups diye geçiyor. Alırken, refill olanağı olup olmadığını kontrol edin.
Alış-veriş: Evet, gelelim dananın kuyruğunun koptuğu yere.
Çocukların tutturacağı, anne, hatta babaların da kendini tutamayacağı durumlar
mutlaka olacak. Tabii ki Disneyland seyahatine dair hatıralar almak çok normal.
Ama bunu en makul seviyede tutmak için birkaç ipucu. Öncelikle, geziden günler
önce Rüzgar’la, içeride almak isteyeceğimiz pek çok şey göreceğimizi ama
bunların pahalı olduğunu, paramızı eşyalar almak yerine güzel yerler görmek
için harcarsak daha iyi vakit geçireceğimizi konuşmaya başladık. Bunu ne kadar
idrak etti bilemiyorum ama yine de anlattım. Sonra, içeride alabileceklerimize
dair sınırlar koyduk. Çocuklara baştan bu sınırlar belirlendiğinde
tahmininizden çok daha rahat uyabiliyorlar. Daha büyük çocuklar için bunu belli
bir para limiti olarak belirleyebilirsiniz. Daha küçükler için, o gün kaç oyuncak
alabileceğini, oyuncak dışında bir şey almasına izin verip vermeyeceğinizi (t-shirt,
kostüm, çanta, takı vs.) konuşabilirsiniz. Tabii bunun bir adet de üstüne çıkacağımızı
bilip söylemiyoruz, orayı karıştırmayalım :)
Bazı harcama kurtarma yöntemlerine gelince. Disneyland
civarında adım başı dükkanlarda her tür Disney logolu giysi, eşya vs bulmak
mümkün. Yakınladaki CVS ve Target’ta da çok ucuza benzer şeyler bulabilirsiniz.
Çocuğunuzun sevdiği karakterlerin olduğu bir t-shirt alıp onu giydirerek götürebilirsiniz.
Yine içeride bir kostüm çılgınlığıdır gidiyor. Ortalıkta prensesler, korsanlar,
süper kahramanlar geziniyor. Baştan kostümünüzü alıp girerseniz hayatınız
kolaylaşır. Target’tan, Toys’r’Us’tan 15-20 dolara alacağınız prenses kostümüne
içeride 60-70 dolar vermezsiniz. Böylece çocuklar da mutlu mesut dolanırlar
içeride. Ama o gün için özel bir düşünceniz varsa, Disneyland’in içindeki Bibbidi
Bobbidi Boutieu’den önceden randevu alabilirsiniz. Burada kız çocuklarına belli
paketler sunuluyor. Hem kostüm giydiriliyor hem saçları ve makyajları Disney
standartlarında yapılıyor. Gün içinde Disneyland’de gezerken diğer
karakterlerden özel reveranslar alabiliyorlar.
Islanacağınız roller coaster’lar veya yerler var, bunların
önündeki dükkanlarda 5 dolara panço satılır. Ya da girmeden marketten bir
dolara alabilirsiniz. Tüm aileye 20 dolar yerine 4 dolara panço almış
olursunuz. Ya da, “amaaan yedek kıyafetimiz var” der keyfinize bakabilirsiniz.
Size kalmış :)
Eğlencelikler:
Bilet aldıktan sonra, turnikeden geçmeden önce bir
informartion center var. Buradan çocuklara ve kendinize yaka rozetleri
alabilirsiniz. Ücretsiz olan bu rozetler belli durumlara göre veriliyor.
Disneyland’e ilk gelişim, doğum günüm, sonsuza dek mutlu gibi yazılar yazan
rozetler var. Bir anı olarak ve çocukları eğlendirecek bir aksesuar olarak
eğlenceli. Böyle bir şey olduğunu herkes bilmiyor ama gidip isterseniz hemen
veriyorlar. Ve gün içinde Disney çalışanları rozetinizle ilgili sorular
soruyor. Çoğu kişi “Disneyland’de ilk günün nasıl geçiyor? Beğendin mi?” diye
çocuğunuzun yanına gelip konuşuyor. Doğum gününü kutlayabilirler, nasıl
geçtiğini sorarlar. Küçük bir eğlencelik.
Gün boyunca özel noktalarda veya karakterlerle fotoğrafınızı
çeken fotoğrafçılarla karşılaşacaksınız. İlk çekilen fotoğrafla size kart
veriyorlar ve gün boyu resimleriniz karta yükleniyor. Fotoğrafçılar aynı
zamanda sizin makinenizi veya telefonunuzu alıp onunla da aynı resmi
çekiyorlar. Çıkışta çekilen resimlere bakıp içinden seçebiliyor ve kağıda ya da
çeşitli objelere bastırabiliyorsunuz.
Jedi Acedemy, Star Wars hayranları için bir hazine. Çocuklar
Jedi eğitimi alıp Darth Vader’la savaşıyor. Star Wars hediyeliklerinin
satıldığı dükkanda, kendi ışın kılıcını kendin yap standı var. Erkek çocuklar
için mükemmel bir seçenek. Normal ışın kılıcıyla aynı parayı veriyorsunuz ama
her yerini kendi seçerek birleştirdiği bir ışın kılıcı oluyor. Benim gibi işin
içinden çıkamıyorsanız görevliler yardımcı oluyor.
Özellikle Adventure Park’ta çok güzel gösteriler var.
Çocukların binebileceği şeyler zaten az olduğu için gösterilere gitmeyi tercih
ettik ve inanılmaz bir tecrübeydi. Frozen şarkıları, Disney Junior gösterisi ve
mutlaka izlemeniz gereken Alladdin gösterisini not edin derim. Alladdin
gösterisi daha çok büyüklere hitap ediyor bence, tam bir görsel şölen ve bir
operet. Üstünüzden uçan halılar, yanınızdan geçen filler... Kaçırmayın derim.