Kısa süre önce Rüzgar’la Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki
JoanMiro sergisine gittik. Hafta sonları çocuklarla müze ve sergilere gitmek
sandığınız kadar zor veya yorucu değil. Çocuklu ailelerin sergi ve müzelere
gitmesi maalesef ülkemizde pek yaygın değil. Etrafı rahatsız etme, çocukların
ses çıkarması, belki etrafta koşturması, “aman o durmaz” gibi endişeler var.
Oysa çocuklar ve çocuklu aileler de sergilerde bulunabilir, evet, çocuklar
bağırarak konuşabilir, evet, kendilerini tutamayıp etrafta koşturabilir. Ayrıca,
çocukları müze ve sergilere götürmeden bu ortamlara alışık olmalarını, bu
kültüre sahip olmalarını beklemek de yersiz. Hep söylenir ya “Yabancıların
çocukları duruyor” çünkü onlar kendilerini ve çocuklarını kültürel ortamlardan
soyutlamıyor ve etraftaki insanlar da çocuklu ailelerin varlığını yadırgamıyor,
dönüp kınayan bakışlar atmıyor.
İstanbul’da pek çok müze var ve hepsinin çocuklar için
atölyeleri, eğitim programları var. yaş gruplarına göre ayrılan bu eğitim
programlarını takip ederseniz hem çocuğunuzla güzel bir gün geçirir hem de
çocuğunuz farklı bir bakış açısıyla eserlere bakmasına yardımcı olursunuz. Biz
de Sabancı Müzesi’ndeki atölye programlarından birine katıldık. 4-5 yaş
grubundaki çocuklar önce üstlerine önlüklerini giydi, isimleri yazan yaka
kartlarını süsledi, sonra eğitmenleriyle ressamın eserlerini tanımalarında
yardımcı olacak oyunlar oynadılar. Ve sergiyi bizimle değil, eğitmenleriyle
gezdiler.
Biz de bu arada 1 yaşındaki oğlumuz kucağımızda sergiyi gezdik. İşte müze
ve sergi gezmeyi daha eğlenceli yapabilecek bazı fikirler:
- Tabii
küçük çocuklarla sergi gezerken tüm eserlerin önünde durup hepsini
incelemesini, uzun, yavaş ve sessiz bir sergi gezmesi yapmayı
düşünüyorsanız epey hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Tabii ki bizim uzun uzun incemek istediğimiz eserler ve "Ama bunu da mutlaka görmeliyim" dediklerimiz oluyor. Ama bazı eserleri
seçerek gezmek daha iyi sonuç verebilir. Çocuğunuzun yaşına göre ilgi
süresini göz önüne alarak gezinizi planlayın. Daha küçük çocuklarla belki
sadece birkaç eserin önünde durup konuşmak yeterli olacaktır.
- Gitmeden
önce çocuğunuza bir sergiye gideceğinizi, eserlerini göreceğiniz ressamı
biraz anlatmak heyecanla gitmelerine yardımcı oluyor. Çocuklar,
ailelerinin duygularını kolayca anlar ve benimser. Sizin heyecanınızı
gören çocuk da hevesli olacaktır.
- Ressamın
bir fotoğrafını ve bazı resimlerini gösterin. Bu resimleri yapan kişinin
fotoğrafı olduğunu, hangi ülkede yaşadığını ve çocuğunuza ilginç
gelebilecek kısa birkaç bilgiyi paylaşın. Bazı resimlerini gösterip
hangisini en çok beğendiğini sorun. O resimde neler gördüğünü anlatmasını
isteyin. Ressamların, resimlerine isimler verdiğini söyleyip beğendiği
birkaç eserin ismini ona okuyun. Özellikle soyut eserlerde çocuklara çok
eğlenceli gelebilecek, hiç beklemedikleri isimler çıkabiliyor.
- Sergiyi
gezerken resimlerin ismini tahmin etme oyunu oynayın. Çok komik tahminler
çıkacağına eminim. Sonra gerçek isimlerini söyleyip, örneğin "yıldız ve
kadın" gibi bir isim varsa acaba burada kadın hangisi, yıldız hangisi gibi
tahminlerde bulunabilirsiniz.
- Gitmeden
önce müzelerde daha kısık sesle konuşulduğunu, koşmak yerine yürümesi
gerektiği, eserlere dokunulmadığını anlatın. Sürekli kendilerine hakim
olmaları pek mümkün değil ama doğrusunu bilmeleri, ellerinden geleni
yapmaları için bizim rehberliğimize ihtiyaçları var. Her gezide biraz daha
duruma hakim olacaklardır. Ve lütfen, bir yetişkin gibi davranmadığı zaman
çocuğunuza kızmayın, öbür insanlar yadırgar veya rahatsız olurlarsa
çocuğunuzu azarlamayın. Sergi, onun için, ailesiyle keyifli zaman
geçirdiği bir yer olsun. Sakince uyarmak, yeni bir konuşma başlatmak gibi
yollara başvurun. Açıkçası ben, insanların çocuklarıyla sergi veya müze gezme hakkı olmadığını düşünen insanların ne düşündüğünü, dönüp ters ters bakmalarını, pasif agresif "cık cık"larını hiç umursamıyorum. Kendilerine gülümsüyor ve çocuklarımla gezmeyi sürdürüyorum.
- Her
zaman işler planladığımız gibi gitmeyebilir. Eğer durum keyifsiz bir hal
aldıysa, kimse hoş vakit geçirmiyorsa zorlamanın gereği yok. Geziyi kısa
kesmek, daha sonraki gezilerinizin baştan gergin başlamasını da
engelleyecektir. Tüm ailelerin bildiği gibi, çocuklarla yapılan planlar
her zaman değişime açıktır.
Biz gezimizden sonra atölyede
buluşup birlikte bir çalışma yaptık. Eve geldiğimizde Miro üstüne konuştuk.
Neleri beğendiğini, niye beğendiğini... Geziden sonraki günlerde o sergi veya
müzeyle ilgili birkaç etkinlik yapmak gördüklerini çocuk için daha kalıcı
yapacaktır. Örneğin birkaç resmin çıktısını alıp bir hafıza oyunu
oynayabilirsiniz. Her resimden iki tane olan, ters çevirerek eşleri bulduğumuz
hafıza oyunlarından.Resimlerin benzerini yapabilir, resimlere isim verebilirsiniz.
Rüzgar’ın en sevdiği eser
Miro’nun Personnage (Kişi) heykeli olmuş.
Ben de kil aldım ve benzer bir heykel
yapalım dedim. Ama benzerini değil aynısını yapmak istedi ve heykelin
fotoğrafına bakarak aynısını yapmaya çalıştı. Kille çalışmak da heykel yapmak
da çok hoşuna gitti. Bu sırada kili yoğurur ve şekil verirken el kasları da çalışmış oldu, motor becerileri desteklendi. Detaylar için kürdan kullandı. Kurumasını beklemek, yumuşak bir malzemenin kuruyunca sert bir maddeye
dönüştüğünü görmek de hoşuna gitti. Epey ağır bir kafa yapmış, o yüzden ayakta
duramayan tombul bir heykelimiz oldu. Ama çok sevdik.
Hadi bu hafta siz de
çocuklarınızı müzeye götürün. Ailece keyifli bir gezi yapın. Ve mutlaka
müzelerin atölye programlarını takip edin, bu atölyelerin olduğu günlerde
gitmek çok daha verimli bir sergi gezisi olmasını sağlıyor.
Herkese renkli, eğlenceli hafta
sonları :)