29 Kasım 2014 Cumartesi

Şişe Doldurma



Bebeklerimize bir sürü oyuncak alırız. Ses çıkaran, sıkılan, diş kaşıyan... Sonra dışarı çıkarız, bebek arabasının içi ve altı, çantanız ve arabanız oyuncaklarla doludur. Sıkıldığında, ağladığında hayat kurtaracağını düşündüğümüz türlü oyuncaklar... Ama hiçbiri kâr etmez, onun tek istediği elinizdeki küçük pet şişedir. Onun sesini, onu sıkıştırmayı ve dişini onunla kaşımayı ister.
Kabullenmeyip sevimli oyuncaklara olan inancımızı sürdürsek de o su şişesinin daha hayat kurtarıcı olduğunu zamanla öğreniriz.

Bizdeki pet şişe hayranlığı, evdeki 5 litrelik şişelerle devam ediyor. Onları taşımak, üstlerine vurup ses çıkarmak gibi eğlencelerimiz var. Sıradaki etkinlik de yine 5'lik bir şişenin salona taşındığı bir anda kendiliğinden gelişti. Motor gelişimine faydalı bir etkinlik olmasının yanında uzunca bir süre meşgul olmasını sağladı. Birkaç ay daha büyük bebeklerin kağıt yırtma ve dergi parçalama işinden alacağı zevk çok daha fazla olacağı için oyun uzayabilir. Bizde kağıtların çoğunu ben yırttım ama Deniz de kağıt yırtmanın zevkiyle tanıştı :)


Yaptığımız, evdeki alışveriş kataloglarından birini yırtıp irili ufaklı toplar yapmak. Gazete, boyadığı ve bana hep çok kirli geldiği için dergi, katalog tarzı kağıtları tercih ediyorum. Sonra kapağını açtığımız şişenin içine birkaç tane kağıt topunu atarak bebeğinize ne yapacağını gösteriyorsunuz. O da başlıyor kağıt toplarını şişeye doldurmaya. Arada kağıtları yırtma ve buruşturma işine de dahil oluyor. Geri dönüşüm malzemelerinden basit bir oyunla uzunca bir süre eğleniyor, daha büyük topları sokabilmek için uğraşır, küçükleri daha rahat sokarken el kaslarını ve motor becerilerini geliştiriyor.





25 Kasım 2014 Salı

Bebekler de Boyayla Oynar! Kirletmeyen Boyama!

 

Bizim evde bir tane de çok meraklı, keşfetmeye hevesli, ağabeyine yetişmek için çok acelesi olan 13 aylık bebek var. Onunla hiç etkinlik yapmıyor muyuz? Tabii ki yapıyoruz. Şimdi 1 yaşında bebeği olan anneler için eğlenceli ve gelişime yardımcı etkinlikleri paylaşmanın vakti geldi. Yazın, hava güzelken bebekle parka gitmek, bahçede gezmek, doğayı incelemek onu yeterince oyalayabilir. Ama havalar iyice soğumuşken ve bebeği dışarı çıkarıp gezdirmenin ne anne ne bebek için pek eğlencesi kalmadığı zamanlara gelmişken evde tıkılıp kalan anne ve bebekler de çok eğlenebilir, zaman geçirecek etkinlikler yapabilirler.

Tabii konu küçük bebekler olunda kullanılacak malzeme konusu büyük bir sorun oluyor. Her şeyi ağzına veya gözüne sokabilecek bir miniğe güvenli malzemeler bulmak gerekiyor. Ve ne olursa olsun her zaman yüzde yüz gözetim altında oynamaları gerekiyor. Parmak boyası tüm çocuklar için eğlenceli olsa da henüz yaşı küçük bebeklere vermek cesaret ister. Çünkü o parmakların ağza gideceği kesin. Ama bebeğinizin de güvenli bir şekilde ve etrafı hiç kirletmeden boyayla oynama şansı var.

 
İstediğiniz herhangi boyayı kullanabilirsiniz çünkü bebeğe temas etmeyecek. Ben her zamanki hazır boyalarımızdan kullandım.

Gerekenler:

Kilitli poşet
Koli bandı
Boya

Kilitli poşetlerin daha kalın ve sağlam olanlarını tercih ederseniz yırtılma riskini en aza indirmiş olursunuz. Veya iki poşet kullanabilirsiniz. Yapacağımız çok basit bir işler. Kilitli poşetin içine dilediğiniz boyaları koyuyorsunuz. Ağzını sıkıca kapatıyorsunuz. Dört tarafından da koli bandıyla sıkıca zemine yapıştırıyorsunuz. Yoksa oldukça güçlü bebeğiniz birden çekip elinde sıkmaya başlayarak oyunu farklı seviyelere taşıyabilir :) Ben mama sandalyesini tercih ediyorum. Masa kısmına kilitli poşeti yapıştırdıktan sonra bebeğinizin eğlenmesi ve keşfetmesini zevkle izleyebilirsiniz. Boyalar yavaşça yayılır, parmaklarını götürdüğü izi takip eder ve birbirine karışırken şaşkınlık ve keyifle izliyorlar. Veee hiç kirlenmiyorlar!


Herkes için eğlence. Ağabey veya ablaları varsa onlara da bir poşet hazırlayabilir, içine şekiller çizmelerini, harfler ve sayılar yapmalarını önerebilirsiniz. Boyayla teması önlediğinden bebekler için güvenli bir etkinlik ama daha büyük çocuklar için de son derece eğlenceli.


8 Kasım 2014 Cumartesi

Çocuklarla Müze Gezmek ve Kilden Miro Heykeli

Kısa süre önce Rüzgar’la Sakıp Sabancı Müzesi’ndeki JoanMiro sergisine gittik. Hafta sonları çocuklarla müze ve sergilere gitmek sandığınız kadar zor veya yorucu değil. Çocuklu ailelerin sergi ve müzelere gitmesi maalesef ülkemizde pek yaygın değil. Etrafı rahatsız etme, çocukların ses çıkarması, belki etrafta koşturması, “aman o durmaz” gibi endişeler var. Oysa çocuklar ve çocuklu aileler de sergilerde bulunabilir, evet, çocuklar bağırarak konuşabilir, evet, kendilerini tutamayıp etrafta koşturabilir. Ayrıca, çocukları müze ve sergilere götürmeden bu ortamlara alışık olmalarını, bu kültüre sahip olmalarını beklemek de yersiz. Hep söylenir ya “Yabancıların çocukları duruyor” çünkü onlar kendilerini ve çocuklarını kültürel ortamlardan soyutlamıyor ve etraftaki insanlar da çocuklu ailelerin varlığını yadırgamıyor, dönüp kınayan bakışlar atmıyor.

İstanbul’da pek çok müze var ve hepsinin çocuklar için atölyeleri, eğitim programları var. yaş gruplarına göre ayrılan bu eğitim programlarını takip ederseniz hem çocuğunuzla güzel bir gün geçirir hem de çocuğunuz farklı bir bakış açısıyla eserlere bakmasına yardımcı olursunuz. Biz de Sabancı Müzesi’ndeki atölye programlarından birine katıldık. 4-5 yaş grubundaki çocuklar önce üstlerine önlüklerini giydi, isimleri yazan yaka kartlarını süsledi, sonra eğitmenleriyle ressamın eserlerini tanımalarında yardımcı olacak oyunlar oynadılar. Ve sergiyi bizimle değil, eğitmenleriyle gezdiler. 

 

Biz de bu arada 1 yaşındaki oğlumuz kucağımızda sergiyi gezdik. İşte müze ve sergi gezmeyi daha eğlenceli yapabilecek bazı fikirler:


  1. Tabii küçük çocuklarla sergi gezerken tüm eserlerin önünde durup hepsini incelemesini, uzun, yavaş ve sessiz bir sergi gezmesi yapmayı düşünüyorsanız epey hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Tabii ki bizim uzun uzun incemek istediğimiz eserler ve "Ama bunu da mutlaka görmeliyim" dediklerimiz oluyor. Ama bazı eserleri seçerek gezmek daha iyi sonuç verebilir. Çocuğunuzun yaşına göre ilgi süresini göz önüne alarak gezinizi planlayın. Daha küçük çocuklarla belki sadece birkaç eserin önünde durup konuşmak yeterli olacaktır.

  1. Gitmeden önce çocuğunuza bir sergiye gideceğinizi, eserlerini göreceğiniz ressamı biraz anlatmak heyecanla gitmelerine yardımcı oluyor. Çocuklar, ailelerinin duygularını kolayca anlar ve benimser. Sizin heyecanınızı gören çocuk da hevesli olacaktır.

  1. Ressamın bir fotoğrafını ve bazı resimlerini gösterin. Bu resimleri yapan kişinin fotoğrafı olduğunu, hangi ülkede yaşadığını ve çocuğunuza ilginç gelebilecek kısa birkaç bilgiyi paylaşın. Bazı resimlerini gösterip hangisini en çok beğendiğini sorun. O resimde neler gördüğünü anlatmasını isteyin. Ressamların, resimlerine isimler verdiğini söyleyip beğendiği birkaç eserin ismini ona okuyun. Özellikle soyut eserlerde çocuklara çok eğlenceli gelebilecek, hiç beklemedikleri isimler çıkabiliyor.
  
  1. Sergiyi gezerken resimlerin ismini tahmin etme oyunu oynayın. Çok komik tahminler çıkacağına eminim. Sonra gerçek isimlerini söyleyip, örneğin "yıldız ve kadın" gibi bir isim varsa acaba burada kadın hangisi, yıldız hangisi gibi tahminlerde bulunabilirsiniz.

  1. Gitmeden önce müzelerde daha kısık sesle konuşulduğunu, koşmak yerine yürümesi gerektiği, eserlere dokunulmadığını anlatın. Sürekli kendilerine hakim olmaları pek mümkün değil ama doğrusunu bilmeleri, ellerinden geleni yapmaları için bizim rehberliğimize ihtiyaçları var. Her gezide biraz daha duruma hakim olacaklardır. Ve lütfen, bir yetişkin gibi davranmadığı zaman çocuğunuza kızmayın, öbür insanlar yadırgar veya rahatsız olurlarsa çocuğunuzu azarlamayın. Sergi, onun için, ailesiyle keyifli zaman geçirdiği bir yer olsun. Sakince uyarmak, yeni bir konuşma başlatmak gibi yollara başvurun. Açıkçası ben, insanların çocuklarıyla sergi veya müze gezme hakkı olmadığını düşünen insanların ne düşündüğünü, dönüp ters ters bakmalarını, pasif agresif "cık cık"larını hiç umursamıyorum. Kendilerine gülümsüyor ve çocuklarımla gezmeyi sürdürüyorum.

  1. Her zaman işler planladığımız gibi gitmeyebilir. Eğer durum keyifsiz bir hal aldıysa, kimse hoş vakit geçirmiyorsa zorlamanın gereği yok. Geziyi kısa kesmek, daha sonraki gezilerinizin baştan gergin başlamasını da engelleyecektir. Tüm ailelerin bildiği gibi, çocuklarla yapılan planlar her zaman değişime açıktır.

Biz gezimizden sonra atölyede buluşup birlikte bir çalışma yaptık. Eve geldiğimizde Miro üstüne konuştuk. Neleri beğendiğini, niye beğendiğini... Geziden sonraki günlerde o sergi veya müzeyle ilgili birkaç etkinlik yapmak gördüklerini çocuk için daha kalıcı yapacaktır. Örneğin birkaç resmin çıktısını alıp bir hafıza oyunu oynayabilirsiniz. Her resimden iki tane olan, ters çevirerek eşleri bulduğumuz hafıza oyunlarından.Resimlerin benzerini yapabilir, resimlere isim verebilirsiniz.

Rüzgar’ın en sevdiği eser Miro’nun Personnage (Kişi) heykeli olmuş. 
 
Ben de kil aldım ve benzer bir heykel yapalım dedim. Ama benzerini değil aynısını yapmak istedi ve heykelin fotoğrafına bakarak aynısını yapmaya çalıştı. Kille çalışmak da heykel yapmak da çok hoşuna gitti. Bu sırada kili yoğurur ve şekil verirken el kasları da çalışmış oldu, motor becerileri desteklendi. Detaylar için kürdan kullandı. Kurumasını beklemek, yumuşak bir malzemenin kuruyunca sert bir maddeye dönüştüğünü görmek de hoşuna gitti. Epey ağır bir kafa yapmış, o yüzden ayakta duramayan tombul bir heykelimiz oldu. Ama çok sevdik.



Hadi bu hafta siz de çocuklarınızı müzeye götürün. Ailece keyifli bir gezi yapın. Ve mutlaka müzelerin atölye programlarını takip edin, bu atölyelerin olduğu günlerde gitmek çok daha verimli bir sergi gezisi olmasını sağlıyor.

Herkese renkli, eğlenceli hafta sonları :)